9 Kasım 2015 Pazartesi

ANONİM BİYOGRAFİ


Zamanın farklılığını bazen hissedersin vücudunda, kiminin ne halde olduğunu anlatır gözlerin kimi zaman.
"Hayatımı siktin".
Diyebileceğin bir sürü insan oluyor, en başından en sonuna kadar hayatının.

Ben hayatımı kimi zaman dövüşerek kimi zaman komilik yaparak kazandım, aslında herkesin bazı klasikte olsa sorunları vardır bunu yadırgamıyorum, ama benim de genelin üzerinde bir zor yaşantım var.

Akşamları evden kaçıp dışarıda antrenman yapıyorum aslında yapıyordum dikkate almam gereken insanlar vardı çünkü bunun farkında olduğum için bıraktım geride bıraktım hepsini ama bazen aklıma öyle şeyler geliyor ki dışarısı beni çağırıyor gibi hissediyorum bana bağırdığını duyuyorum o hayatı iple çektiğim zamanlar oluyor kendimi tutamayacağımı hissediyorum arada tekrar kaçıp kendimi eğitiyorum.

Ama bu bok çukurundan çıkamıyorum.
Korkuyorum, sözümde duramayacağımdan.

Eskisi gibi hasta olacağımdan korkuyorum aslında yaptıklarımı hatırlıyorum rüyalarıma giriyor sular içinde uyanıyorum derin uykularımdan yediğim darbeler yediğim kazıklar hepsi bir anda oturuyor içime bazı zamanlar oluyorki bir anda yaşıyorum hepsinin acısını.

Kelimelere, cümlelere, harflere ve sesimize mahkumuz sadece benim düşüncem bu, kimisinin hayatı sadece iki dudak arasında aslında biliyor musunuz biz sadece sisteme köleyiz.. 

16 Ekim 2015 Cuma

On sekiz

Kendimi iyi hissetmiyorum.

Hep aynı sabahlar içinde yaşamaktan sıkıldım artık...

Sizler bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz bilmiyorum fakat ben artık yoruldum.

Ulan daha onsekizim...

Yaşamam gereken onlarca harika şey varken ben tüm bu güzelliklerden soyutlaşmayı seçtim.

Peki neden!

Neden herşey berbat?
Neden herkes sahte? 
Neden böylesiniz? 

Ya amına koyim neden yalnızlık var?

Büyükdükce ne olgunlasabiliyorum nede cocuklasabiliyorum...

Kendime hiçbirşey katmadım şu yaşıma kadar.

Hep aynı yerdeyim.

Artık geriye bakınca ayak izlerimi görrmiyorum.

Hala o okul bahcesinde önlüğü dağınık bir şekilde oturuyorum.

Hala mahallemin dar sokaklarında elimde dondurma ve cerezle dolanıyorum.

Hala cocukluk dostlarımı özlüyorum.

Hala apartman zillerine basıp kaçıyorum ben.

Hala büyükbabamdan harçlık istiyorum verdiği üç kuruşla plastik top yuvarlıyorum evimin bahcesinde...

Hala yapraklarını dökmediğim erik ağacları var ulan!

Ben 10 yaşımdan ilerisini göremiyorum.

Benim bunları kaldıracak gücüm yok.

Varolmamalıydım.

Belkide bu durumda olmamın sebebi gecmise dönük yaşamam.

Çünkü yarınlarım hep bir parçamı geride bırakıyor.

Beni böyle bir yaşama sürükleyen tüm sebeblerden nefret ediyorum.

Cocukluğuma selam olsun...

- Grey Lavey


11 Ekim 2015 Pazar

Majör Vasiyeti

Her derin nefesimde göğsüm sıkışıyor.

Yaşamayı öğrenemedim hala...

Zihnimin içinde daha önce göremediğim sorunlar beliriyor.

Cevremdeki insanları kendimden uzaklaştırdım.
(Bunu istiyordun grey)
Artık müzik yapamıyorum.
Kendimi ölüme hazırlıyormuş gibi hissediyorum.

Hatırlanmak istemiyorum, bu düşünce beni mahvediyor.

Ne çok kadın gelip geçti....
Keşke içinizden birini özel kılabilseydim.

Sizlerde diğer insanlar gibisiniz.

Keşke normal biri olabilseydim.

Benim iç dünyamın bir atmosferi yok.
Yeryüzü desen hala okyanusun dibini keşfetmekteyim.

Geleceğim hakkında belirli bir planım yok.
Şuan ne halt yediğimin bilincinde bile değilim.

Kendimle çelişiyor bir söylediğim diğerini tutmuyor bazen...

İnanclarım yok.

Zamanın ne kadar cabuk gectiğini görebiliyorum.

Engel olamıyorum.

On sekizim ben yarın ise on dokuz.

Belkide sabah gözlerimi acamayacak kadar çürümüş bir bedene sahip olacağım.

Benim içim yok.

Var olmayı hiç kimse istemedi.

Hayatıma girip cıkan ne cok insan gördüm. 

Ne çok acı...

Artık hiç birşey hissedemiyorum.

Kafam yerinde değil...

Hayatımdan cıkan tüm insanlardan özür diliyorum.

Hoşcakalın.

- Grey Asteliel

30 Ağustos 2015 Pazar

Sorgu

Bu gezenin yer yüzünde ki kırıntılarıyız.
Galaksinin evrensel sinyallerini göremeyecek kadar yokuz aslında.
Herşey göz kapaklarının açılmasıyla başlıyor ve kapandığında ise bilinmezliğin dibine batıyoruz. Bir ölü ile diyaloğa girseydiniz soracağınız ilk şey ne olurdu?
Peki ya bir ölü konuşabilseydi tanrının varlığını kabul edermiydiniz? 
Peki tanrı sizin aklınız ise?
Size bu düşünme gücünü veren kim? Sorusu ile çelişirdiniz.
Hiç bir zaman sorgularılarınız refaha eremeyecek.
İnsan beyninden ortaya sürülen tezlerin hepsi çürütülebilir kalıplaşmış fikirlerdir.
Bilinmezlik bile bir tezdir.
"Yaşa ve öl"
Neler olacağını göreceğiz.

- Grey Lavey

10 Temmuz 2015 Cuma

YER ALTI SAKİNLERİ '' ARAF ''

Delirteceğiz bir cenneti cehennem olasıya dek!
Olaki yok cennet yada cehennem? O zaman yaşam formum küle dönene dek günahları kaburgalarıma işleyeceğim.

 Sadece korkuları düşünür göz bebeklerim deki büyüyen endişem. Odamda ki varlıkların silüetlerine uzanıyorum, parmaklarımı aralıyor karanlık eğilimler. Boynumdaki nihai morluklar omuzlarımdan ağırlaşıyor.
 Hissedemiyorum ruhumu ansızın korku veriyorum hayatımdan, insanlardan, etrafımdaki tüm varlıklardan. Yanlış evrende yaşıyorum istemsiz olarak kemiklerimdeki günahlar canımı yakıyor bazen.
 Ölene dek devam edecekti içimdeki acı
. Artık hiç bir şeyi hissedemiyorum.

Bana engel oluyorlar, Yaşamamı istiyorlar ama sadece acı vermeye devam edebilmek için

. Beni arıyorlar biliyorum ama ölene dek bulamayacaklar izin vermeyeceğim.

 -Stefan Asteliel & Grey Lavey

22 Mayıs 2015 Cuma

Bir Adam'ın Günlüğü "Düşünmek"

Hiç birşeyi hissedemiyorum.

Koku,tat,sıcaklık...

Sinir sistemim enkaz altında, içim ağlamaklı.
Antidepresan düşseliyim.
Bomboşum.

Öylece oturmuş nemli duvarların oyuklarını inceliyorum...

Odamın gökyüzü iki kırkbeş betondan,
soyuttur yıldızları.

Dışarıyı seyrediyor yorgunluğum.
Camdan dökülüyorum kalabalığa bir kaç bakış atarak.

Demleniyorum...

Sakinim.

Ağır adımlarım yatağıma yöneliyor, uzanıyorum.

Omuriliğimin belimden başlayan cıtırtısı esnemem ile son buluyor.

Kırılıyorum.

Yorgunluğu vücuduma giydirdim bu gece...

Baş ucumdaki masanın sürgüsünü açıp sigara paketimi aldıktan sonra
içinden bir dal çıkarıp çalar saatimin yanındaki çakmağıma uzanıyorum.

Uyuşuyor eklemlerim.

Yatağımla bütün oluyorum.

Benden geriye hiç bir şey kalmadı, yaşama tutunmak için herhangi bir sebeb...

Artık eskisi gibi yazamıyor, düşünemiyorum.

Eskisi gibi bir kadına aşık olamıyorum.

Sevişirken bir vücudu hissedememek...

Buzullarımın eridiğini göremeyeceğim hiç bir zaman.

Cildim buruşuyor...

Ciğerlerimin tükendiğini hissedebiliyorum sadece.

Acı cekemiyorum.
Soyutlaşıyorum.

Ben hiçliğim.
Varolmamalıydım.

(ve adam derin bir uykuya dalar.)

-Grey Lavey





21 Mayıs 2015 Perşembe

Bir Adam'ın Günlüğü

Yalnızığın dip görüntüsüydü ağzımdan cıkan buhar,
Parmaklarımdan eksik olmayan kalemin yerini alıyordu sigaram.

Dönüp durduğum bu şehirde gökyüzü yoktu,
Adımlarımı uzay boşluğuna salıveriyordum ütopyamdan.

Ben boşluğum...

İçimi dolduramıyordu hiç bir güç, çıkıp ben burdayım diyemiyordum tanrıya seslenerek ki zaten göz önünde ki farkındalığımdan şikayetciydi günahlarım.

Kendimi kazanamadığım kadar kazandım şimdilerde bunu neye(kime) borçluyum bilmiyorum.

Akıl sağlığım bir şizofreni datası fakat genede iyiyim.

Sanırım..

Ruhum fosilleşmiş.
Bok çukurunda bir beden var etmek benimkisi.
Hiç bir parfümden güzellik var edemezdim.

Havaya sıktığım parfümünün toz halindeki görüntüsü ve içinde ki yapay şehvet kokusu burun deliklerimden zevk uçlarıma geçmişimizi enjekte ediyorken bir adamın terk edilişiydim ben.

Sanırım bu yüzden resetlendim.
Değiştim, yada  on bin parçaya bölünen o ceset bendim.

Bilemiyorum lanet olası...

Kayboluşlarımın bir önemi kalmadı.
Ölüyorum ve dirilmeyeceğim.

Dokunuşlarını hissedemeyeceğim kıyafetlerimin üstünden ki yakardın sen bir aralar tenimi kış mevsiminde..

Seni anmıyorum.
Seni yok ediyorum.

Anlatışlarımın yalnızlık dokusu incedir kağıtdan.

Seni yazıyorum...

Ve seni yalnızlığıma döküyorum kalemin donuk mürekkebinden yarım yarım.

- Grey Lavey




17 Mayıs 2015 Pazar

Paranoya

Kayboldum.
Nefes alışlarım kulağıma yabancı geliyor,
oturduğum yerden kalkıp terasa yöneldim.
Ilıman iklimin nemli rüzgarını ciğerlerime doldurmak için derin bir nefes...
İnsanları izliyorum tanrının gözünden,
Kafamın içinde korkulardan bir ordugâh bedenimi işgal etmek için boğazımda düğümleniyor.
Şehrin sesi kaosa sürüklüyor bilincimi.
Titriyor parmaklarımdaki depresyon.
Yüzümü semaya kaldırdım, özgür kıldığım gözlerimi kısıtlamıştı gri bulutlar. ilerim yoktu hep geriye dönüktüm sanki.

Bir karıncanın sorunlarıyım ben, 
bu gri şehrin soyut figürüyüm.

Yokum.

- Grey Lavey

16 Mayıs 2015 Cumartesi

Izin ver sana geleyim ben?

Yüzyüzeyken Konuşuruz - Kalabalık - Grey Asteliel

Imkansız içeriği.

Kaç canım kalmış - Kafamı hissetmiyorum - Stefan Asteliel

Bilinçaltının tarihsel Parçaları



Sonbahar'da bir gökyüzü..
boğuk ve koyu gri. tek başımayım yalnızlığı benimsemiş halde ıslak bir sokakta yürüyorum, herkes yabancı. evimin olduğu sokağa hızlı bir dönüş yapıp anahtarlarımı cebimden cıkarıp kendimi içeriye attım.
Soluklanmak için zaman sayıyor ciğerlerim.
kahvemi hazırlamak için mutfağın yolunu tuttum ve bardağımı alıp odama geciyorum. cam kenarındaki masama oturuyorum, tanrı ağlıyor o sırada..
camı hafifce aralıyorum,kalemimi ıslatan yağmur damlaları inceden parmaklarıma dökülürken bilincaltım boğuluyor..
ardından sigaramdan bir nefes daha cekiyorum düşünürcesine. sonrasında alt satıra inip gökyüzüne yalnızlığı sığdırılmış bir adamın hikayesini karalıyorum.

Hiç bitmeyecek gibi..

Bilinmezliğin tanımı benim son zamanlarda, tüm organlarım parçalanıyor.
kaburgalarımdan kırılmaya başlıyor geceleri ruhum, milyonlarca kum tanesine bölünüyorum sabahında..

Dört mevsim sonbahar yaşıyor yüz hatlarım,
Korneama çizilmiş bir galaksinin ipuçları.
Hafif bir yorgunluk var üzerimde,
Geçmek bilmeyen bir baş ağrısı kaşlarımı çatmama neden oluyor, kahve bardağından süzülüp buharlaşıyorum.

Yirmi izmaritin on sekizinde kanadım ben, ondokuzuma yürüyorum şimdilerde.
Donuk bakışlarım çatırdıyor omuriliğimden ve bir adım atmaya çalışıyorum acı cekercesine yarınlarıma. 

Sanırım özlüyorum.

Bilinçaltıma beton döktüm..
üstünde taso oynayan cocukluğumun yaz mevsimini özlüyorum.

Hiç anlamlandıramadığım fikirlerimin tanımsız kalması beni korkutuyor ve tanrı artık ben yaşlandıkça kayboluyor  avuç içlerimden.

Sanırım tüm bunları biraz olsun düşünmeyi bırakıp uykuya dalacağım. 

Kalemimi bu satırların üstüne bırakıyorum. 


- Grey Lavey