16 Mayıs 2015 Cumartesi

Bilinçaltının tarihsel Parçaları



Sonbahar'da bir gökyüzü..
boğuk ve koyu gri. tek başımayım yalnızlığı benimsemiş halde ıslak bir sokakta yürüyorum, herkes yabancı. evimin olduğu sokağa hızlı bir dönüş yapıp anahtarlarımı cebimden cıkarıp kendimi içeriye attım.
Soluklanmak için zaman sayıyor ciğerlerim.
kahvemi hazırlamak için mutfağın yolunu tuttum ve bardağımı alıp odama geciyorum. cam kenarındaki masama oturuyorum, tanrı ağlıyor o sırada..
camı hafifce aralıyorum,kalemimi ıslatan yağmur damlaları inceden parmaklarıma dökülürken bilincaltım boğuluyor..
ardından sigaramdan bir nefes daha cekiyorum düşünürcesine. sonrasında alt satıra inip gökyüzüne yalnızlığı sığdırılmış bir adamın hikayesini karalıyorum.

Hiç bitmeyecek gibi..

Bilinmezliğin tanımı benim son zamanlarda, tüm organlarım parçalanıyor.
kaburgalarımdan kırılmaya başlıyor geceleri ruhum, milyonlarca kum tanesine bölünüyorum sabahında..

Dört mevsim sonbahar yaşıyor yüz hatlarım,
Korneama çizilmiş bir galaksinin ipuçları.
Hafif bir yorgunluk var üzerimde,
Geçmek bilmeyen bir baş ağrısı kaşlarımı çatmama neden oluyor, kahve bardağından süzülüp buharlaşıyorum.

Yirmi izmaritin on sekizinde kanadım ben, ondokuzuma yürüyorum şimdilerde.
Donuk bakışlarım çatırdıyor omuriliğimden ve bir adım atmaya çalışıyorum acı cekercesine yarınlarıma. 

Sanırım özlüyorum.

Bilinçaltıma beton döktüm..
üstünde taso oynayan cocukluğumun yaz mevsimini özlüyorum.

Hiç anlamlandıramadığım fikirlerimin tanımsız kalması beni korkutuyor ve tanrı artık ben yaşlandıkça kayboluyor  avuç içlerimden.

Sanırım tüm bunları biraz olsun düşünmeyi bırakıp uykuya dalacağım. 

Kalemimi bu satırların üstüne bırakıyorum. 


- Grey Lavey



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder